Angkor Wat Tapınağı

Kamboçya’nın Siem Reap şehrinin 5.5 km kuzeyinde yer alan ormanlar arasında yüzyıllardır saklanmış, Nngkor medeniyetine ait bir tapınaktır. 1992 yılında UNESCO dünya mirası arasında yerini almıştır. 630 yıl hüküm sürmüş olan Khmer krallığı tarafından inşa edilen 50 taneden fazla tapınağın en çok bilinen ve en çok ziyaret edilen tapınaklarından biridir. Anlatılan efsaneye göre Kamboçya Denizlerin hakimi Naga’nın kızı ile Brahman Hintli genç kaudinya’nın birlikteliği sonucu meydana gelmiştir. Kaudinya bir sabah teknesiyle dolaşırken güzel prensesi görür ve gördüğü anda aşık olur. Prensesin denizlerin hakimi olan babası Naga kızına evlilik hediyesi olarak, bulunduğu yerdeki tüm suları çekip ortaya çıkan tüm toprağı verir ve bunun sonucunda kambuja krallığı doğar.

On ikinci yüzyılda olağanüstü bir zenginliğe hükmeden khamer krallarından suryavarman II tarafından, Hindu tanrısı Vishnu adına bu tapınağı inşa ettirir. On üçüncü yüzyılda Tayland’dan gelen baskılara ve saldırılara dayanamayan krallık başkentini Phnom Penh’e taşımaya karar verir.

Tam 4 asır boyunca terk edilmiş ve orman tarafından sarılıp sarmalanıp saklanan bu topraklar 1858 yılında Fransız Doğa bilimci Henri Mouhot tarafından keşfedildi. Her ne kadar burası khmer yerlileri ve bu bölgeye uğrayan batılılar tarafından bilinse de tüm Dünya Angkor’un varlığını Mouhot’un kitabını yayınlamasıyla haberdar olur.

Yalnızca büyük olarak değil, ayrıca su üzerine inşa edilmesi ile de çok görkemli ve gizemli bir tapınaktır. Angkor Wat düzgün şehircilik planı ilede günümüz mühendislik projeleriyle neredeyse benzer özellikler taşımaktadır. Kamboçya’da balta girmemiş ormanların içinde yer alan tapınak XX. Yüzyılda otlardan ve topraktan temizlenmiştir. 90’lı yıllar sonunda ise UNESCO dünya mirası listesine girmesiyle birlikte restorasyon çalışmaları başlatılmıştır. Şimdilerde ise her yıl tapınağı yaklaşık 2 milyona yakın insan ziyaret ediyor.