Türk Tatlıları: En Güzel Türk Tatlıları Listesi

Tulumba tatlısı genel olarak Balkan kültüründe yeri olan ve Osmanlı mutfağında da rastladığımız şerbetli bir tatlı türüdür. İsminin nereden geldiği genellikle merak konusudur. Tatlı tırtıklı şeklini tulumbaya benzer bir aparattan geçerek aldığı için bu isim verilmiştir. Yapılış itibariyle lokma tatlısına çok benzese de içerisinde bol miktarda yumurta yer almasından dolayı daha gevrek bir yapıya sahip olduğu bilinmektedir. Hamuru yarım parmak boyunda sıkılarak kaynar yağ içerisinde kızartılmakta ardından limon ve su ile hazırlanan şerbet içine atılmaktadır. Klasik bir şerbetli tatlı olmasına karşın İzmit’te bir tatlı dükkânında çikolatalı ve

Güllaç, Osmanlı mutfağından miras kalan ve genellikle Ramazan aylarında tüketilen bir tatlıdır. Yapımının çok kolay olduğu bilinmektedir. Ancak bu durum günümüz hazır gıda kültürü çerçevesinde geçerlidir. Ev yapımı bir hamur hazırlanacaksa hamurun kıvamı ve inceliğini tutturmak ince bir ustalık gerektirmektedir. Hazırlanan güllaç yufkası bir süre kurutulduktan sonra sıcak sütle ıslatılır. Her bir kat için arasına ceviz konarak 5-6 kat olacak şekilde hazırlanır. Üzerine nar, fındık, ceviz gibi isteğe göre süsleme yapılır. Özellikle Ramazan ayının yaz dönemine geldiği günler için soğuk tüketile

En ilginç pişirilme tekniğine sahip lezzetli sütlü tatlılardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilindiği üzere yemeğin en lezzetli kısmı tencerenin dibinde kalan kısımdır. Tatlı işiyle uğraşanlar bunun değerini bilmiş ve şekerli tatlının yanar yanmaz tencere dibinden sıyrılması suretiyle bir tatlı elde etmişlerdir. Kazandibinin yapımı için süt, şeker, nişasta, pirinç unu ve tereyağı kullanılmakta, altındaki yanıklığı sağlamak içinde döküleceği tepsiye şeker kaplanmakta ve fırında yakılmaktadır. Kimi tariflerde bu karışıma tavuk parçaları da eklenmektedir. Kazandibi servis açısından görsel zenginliği olması nedeniyle de restoranların menülerinde yer a

Hafif ama lezzetli bir sütlü tatlı olan sütlaç ülkenin hemen her yerinde farklı sunumlarla karşımıza çıkmaktadır. Balkan ülkelerinde ve İpek yolu taşımacılığı sırasında pişirilmekte olduğundan bahsedilmektedir. Rivayete göre mide rahatsızlığı olan bir hastaya süt ve pirinçten yapılan bir bulamaç yedirilmiş ve kişinin midesine iyi gelmiştir. Bu nedenle ilaç niyetine tüketimi yaygınlaşmış ve bir süre sonra şeker de ilave edilerek tatlı haline dönüştürülmüştür. Bu tatlının lezzetini ve serinliğini muhafaza etmesi için çömlek kaplarda pişirildiği ve muhafaza edildiği bilinmektedir. Süt, şeker ve pirinç kay

Peynir kullanarak yapılan tatlılardan biri olan höşmerimin ilginç bir hikayesi bulunmaktadır. Evli olan bir çift savaş nedeniyle uzun yıllar ayrı kalırlar ve bir gün kadının asker işi görevden geri döner. Kadın hemen sofra kurmak ister ancak evde pek yiyecek bir şey kalmamıştır. O an elinin altında bulunan peynir, yumurta ve irmikten birşeyler pişirmeye karar verir. Kavrulan malzemelerin kokusu oldukça güzeldir ve şeker de ekleyerek bir tatlı elde eder. Eşine “hoş mu erim” sorusunu sorar ve tatlının adı dilden dile aktarılarak höşmerim olarak bugüne kadar gelir. Balıkesir yöresinde özellikle peynirin uygun olması nedeniyle yaygın olarak ikram edilmektedir ve

Helva, sıradan bir tatlı olmayıp özellikle sosyal olarak bir arada tüketilen gıdalardan biridir. Genel olarak Balkanlarda, Ortadoğu’da ve Asya’da yaygın olarak tüketildiği bilinmektedir. Bu nedenle tek bir yere özgü olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Kültürümüzde genel olarak cenaze evlerinde tüketilen tatlı olarak bilinmesine karşın Osmanlı’da birçok sosyal olay öncesi ve sonrasında tüketiminin olduğu söylenebilir. Hacca gitmeden önce, Hacdan döndükten sonra, askere göndermede, kısacası her toplumsal birliktelikte tüketilen bir tatlı haline gelmiştir. Cenaze evlerinde tüketilmesi geleneğinin de ölen

Lokma tatlısı yapımı kolay ve hazırlama maliyeti düşük olan bir tatlı olarak karşımıza çıkmaktadır. Osmanlı mutfağının vazgeçilmez tatlıları arasında yer almıştır. Genellikle İzmir ile özdeşleştirilmesine rağmen ülkenin her yerinde yaygın şekilde tüketilmektedir. Hazırlaması kolay bir hamuru olmasına rağmen lokmaya lezzetini veren birkaç püf noktası şüphesiz bulunmaktadır. Öncelikle kızartılarak yapılan bir tatlı olması nedeniyle yağın ısısı lokmanın çıtır olabilmesi ve şeklinin bozulmaması açısından önemlidir. Şerbetli ve şerbetsiz olarak tüketilebilmektedir. Şerbetli hazırlanan lokmanın içine yeterince şerbet çekebilmesi ve çıtır

Künefe, Osmanlı mutfağına dayandığı bilinen Doğu Akdeniz kökenli bir tatlıdır. Arap kültürüne ait olduğu ifade edilmektedir. Dünyada peynir kullanılan ilk tatlı olduğu yönünde bilgiler bulunmaktadır. Bugün Hatay, söz konusu tatlının anavatanı olarak kabul edilmektedir. Kadayıfın arasına tuzsuz peynir eklenerek tereyağında kızartılmak suretiyle hazırlanan ve sıcak tüketilen bu şerbetli tatlı dünyaca olan ünü konusunda baklava ile rekabet ediyor denebilir. Künefe’nin lezzetinin sırrı peynirindedir. Amatör olarak hazırlanan künefelerde tuzsuz olması nedeniyle dil peyniri tercih edilirken künefenin asıl ustaları peynirlerini özel bir maya i

Türk mutfağında tatlı denince ilk akla gelen dünyaca tanınmış yiyeceklerin başında baklava gelmektedir. Zor hazırlanan bir hamur işi olması ve hamurunun açılmasının özel bir maharet gerektirmesi, baklavayı ve baklava ustasını daha değerli kılmaktadır. Baklava’nın Halep kökenli bir tatlı olduğu genel kabul görmekle birlikte Antep’te yaklaşık iki asırlık bir geçmişe sahiptir. Baklavanın lezzetinin sırrı, yapımında kullanılacak malzemelerin her birinin usule uygun hazırlanması, yufkanın inceliği, kullanılacak oklavanın yapıldığı ağacın türü gibi ince detaylarda gizlidir. Antep’teki en meşhur baklavacıların başında Güllüoğlu, Koçak ve Çağdaş gelir. B

Aşure, mutfağımızda yer alan en eski tatlıdır ve muhtemelen takvimde pişirileceği  bir gün bulunan tek tatlı olduğu söylenebilir. Ortaya çıkışı İslam kültüründen izler taşımaktadır. Rivayete göre Nuh peygamber ve ona inananların içinde bulunduğu gemi büyük sel felaketi sonrasında karaya oturur. Her besinden az miktarda kalmıştır ve tek çeşit bir yemek yapmak mümkün görünmez. Bu nedenle gemide kalan gıdaların bir araya getirilip kaynatılmasından bir tatlı ortaya çıkar ve bu durum zamansal olarak Muharrem ayının 10’una geldiğinden söz konusu tatlıya Arapça kökenli olan ve “onuncu”  anlamı taşıyan aşure ismi